İçten Yanmalı Motorlarda Yeni Dönem: Boreham Ten-K ve Küresel Yenilikler

İçten Yanmalı Motorlarda Yeni Dönem: Boreham Ten-K ve Küresel Yenilikler

İçten yanmalı motorların geleceği hakkında tartışmalar sürse de otomotiv dünyasında bu teknolojinin 2030’lu yıllarda da önemli bir rol oynamaya devam edeceğine artık kesin gözüyle bakılıyor. Son yıllarda birçok üretici, içten yanmalı motor geliştirme çalışmalarına geri döndüğünü açıklarken, geleneksel motor mimarisinin sınırlarını zorlayan yenilikçi çözümler de ardı ardına karşımıza çıkıyor.

Bu yenilikçi adımlardan biri de Boreham Motorworks’ten geldi. Şirket, “Ten-K” adını verdiği atmosferik 2.1 litrelik dört silindirli motorunu tanıttı. Bu motorun en dikkat çekici özelliği, 10.000 rpm devir çevirebilmesi ve buna rağmen yalnızca 85 kilogramlık kompakt bir yapıda olması. Boreham’ın iddiasına göre Ten-K motoru 325 beygir güç üretebiliyor ve bu değer, özellikle hafif performans otomobilleri için ciddi bir avantaj sağlıyor.

Yeni motor aynı zamanda yeniden hayat bulan Ford Escort Mk1 RS modelinde de kullanılacak. Ünite, bağımsız gaz kelebeği sistemi (ITB), hafifletilmiş iç parçalar ve kuru karter yağlama gibi performans odaklı bileşenlere sahip. Boreham’ın kullandığı ince duvarlı 3D baskı döküm teknolojisi sayesinde motor bloğunun iç bileşenlere mümkün olduğunca yakın şekilde şekillendirilerek ağırlığın azaltıldığı belirtiliyor.

Sadece Boreham değil, diğer üreticiler de içten yanmalı motorların sınırlarını zorluyor. Omoda & Jaecoo, yüzde 48 termal verimliliğe ulaşan yeni motorunu duyurmuş durumda. Bu yüksek verimlilik, yakıt tüketiminde yaklaşık yüzde 2,5’lik bir iyileşme anlamına geliyor. Küresel pazara odaklanan Horse Powertrain ise LPG destekli hibrit motorlar üzerinde çalışıyor. Bu yatırımlar devam ettiği sürece içten yanmalı motorlarda daha fazla yenilikle karşılaşacağımız kesin görünüyor.

Otomobil üreticileri her ne kadar tam elektrikli modellere geçiş için sözler vermiş olsalar da son açıklamalar, içten yanmalı motor üretiminin en az 10 yıl daha devam edeceğini gösteriyor. Avrupa Birliği’nin planlanan yasalarının değişmesi ise neredeyse imkânsız bir ihtimal olarak görülüyor. Bu durum, 2035 yılına gelindiğinde otomotiv sektöründe ciddi ölçekte bir dönüşüm baskısı yapabilir.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir