Toyota, elektrikli araçlara yönelen küresel otomotiv devlerinin aksine hidrojen teknolojisinden vazgeçmiyor. Şirketin Avustralya Satış ve Pazarlama Başkan Yardımcısı Sean Hanley, hidrojenin gelecekte dizelin yerini alacağına inandığını söyledi. Hanley’e göre, önümüzdeki on yıl içinde dizelin cazibesi azalacak ve uzun vadede hidrojen, sunduğu esneklik ve performansla bu boşluğu dolduracak.
Hidrojen aslında otomotiv dünyasında yeni bir kavram değil. 1800’lerin başında enerji kaynağı olarak kullanılmaya başlanan hidrojen, 1960’larda General Motors’un geliştirdiği Electrovan ile otomotivde ilk ciddi denemelerden birini gördü. NASA’nın Apollo programında yakıt hücrelerinin tercih edilmesi de bu teknolojinin önemini ortaya koydu. Toyota ise 1990’lardan bu yana hidrojen yatırımlarını sürdürürken, 2014’te seri üretim ilk yakıt hücreli aracı Miraiyi piyasaya sundu.
Ancak hidrojenli araçların en büyük engeli, altyapı eksikliği. Bugün elektrikli araçların şarj ağında bile ciddi sorunlar yaşanırken, hidrojen dolum istasyonlarının yaygınlaştırılması daha da büyük bir zorluk olarak görülüyor. Bu yüzden Toyota ve Honda gibi markaların modelleri, düşük satış rakamlarında kaldı.
Buna rağmen otomotiv dünyasında hidrojen yarışını bırakmayanlar var. BMW, yeni nesil yakıt hücresi sistemini 2028’de seri üretime sokmayı hedefliyor. Stellantis ise tam tersine hidrojeni “niş bir alan” olarak görüp yatırımlarını sonlandırdı. Toyota ise farklı düşünüyor ve dizelin gelecekte tamamen hidrojenle ikame edilebileceğini savunuyor.


















Leave a Reply