Super Diablo Nedir? Pagani Zonda’ya İlham Veren Lamborghini Konsepti

Ehliyet App
Ehliyet Sınavı Testleri

Soruları cebinizden çözün, sınavı garantileyin.

Google Play'den İndir

Super Diablo Nedir? Pagani Zonda’ya İlham Veren Lamborghini Konsepti

1990’ların başında Lamborghini, 1980’lerin zorlu dönemini geride bırakmaya çalışıyordu. Diablo, çarpıcı tasarımı ve dönemi için sarsıcı performansıyla ilk tanıtıldığında büyük ses getirmişti. Ancak bu etki uzun soluklu olmadı. 1991’de 600’ü biraz aşan satış rakamlarının ardından, 1992’de yalnızca 166 adetlik tescil gerçekleşti. Marka hâlâ kârsızdı ve mali sorunlarla boğuşuyordu. Üstelik Diablo, tasarımcısı Marcello Gandini’nin ilk vizyonunu tam anlamıyla yansıtmıyordu; Gandini çok daha radikal bir otomobil hayal etmişti. Bu hayal kırıklığı, onu daha sonra Cizeta 16T gibi sıra dışı projelere yönlendirecekti.

Lamborghini cephesinde ise önemli bir dönüm noktası yaklaşıyordu. 1994’te markanın 30. yılı kutlanacaktı ve Sant’Agata Bolognese’de tamamen kompozit malzemelerden oluşan özel bir model fikri giderek daha fazla konuşuluyordu. O dönem için bu yaklaşım son derece iddialıydı, çünkü Lamborghini hâlâ kaynaklı çelik boru şasi kullanıyordu. Aynı yıllarda McLaren, karbon monokok şasili F1 ile ezber bozmuş, Ferrari ise F50 projesiyle benzer bir yola girmişti. Kompozit malzemeler artık geleceğin anahtarı olarak görülüyordu.

Super Diablo ve Pagani etkisi

Bu noktada sahneye Horacio Pagani çıktı. Arjantinli mühendis, 1983’ten itibaren Lamborghini bünyesinde çalışmış, 1985’te kompozit malzemeler departmanının başına getirilmişti. Jalpa’nın yerini alması planlanan P140 projesi ve karbon fiberle geliştirilen Countach Evoluzione gibi çalışmalar, Pagani’nin vizyonunu ortaya koyuyordu. Ancak yönetimin yüksek yatırım gereksinimleri konusundaki isteksizliği, Pagani’nin Lamborghini’den ayrılmasına yol açtı. Kendi şirketi Pagani Composite Research’ü kurdu ve ironik biçimde Lamborghini’nin tedarikçisi haline geldi. Ardından Modena Design ile birlikte kompozit teknolojilerinde önemli bir merkez konumuna yükseldi; Formula 1 takımlarından spor otomobil üreticilerine kadar geniş bir müşteri portföyü oluştu.

Pagani, Lamborghini ile bağlarını tamamen koparmadı. 1993’te Diablo SE30 için çeşitli parçalar tasarladı ve aynı dönemde uzun süredir zihninde şekillenen “Super Diablo” konsepti üzerinde çalıştı. Bu proje, onun ileride Fangio F1 olarak adlandırmayı düşündüğü, daha sonra Zonda’ya dönüşecek kendi süper otomobil fikriyle doğrudan bağlantılıydı. Super Diablo, 80’lerin keskin çizgilerini taşırken daha aerodinamik bir gövdeye, kubbeli bir kokpite ve tek koltuklu yarış otomobillerini çağrıştıran ön tasarıma sahipti. Arka bölümde ise çift parçalı difüzör, devasa merkezi sütunlu spoyler ve dikey stop lambaları dikkat çekiyordu. V12 motorun yaklaşık 600 beygire çıkarılması planlanıyordu.

Ne var ki Lamborghini’deki bir başka sahiplik değişimi her şeyi durdurdu. Chrysler’in ardından gelen Megatech dönemi de mali açıdan istikrarsızdı. Bu nedenle Super Diablo çizim tahtasından öteye geçemedi. Lamborghini, mevcut Diablo’yu iyileştirmeye odaklandı ve 1998’de Volkswagen Grubu’na satıldı.

Ancak Super Diablo tamamen kaybolmadı. 1998’de Horacio Pagani, kendi süper otomobilini tanıttığında bu konseptin izleri net biçimde hissediliyordu. Başlangıçta Fangio adını taşıması planlanan otomobil, efsane pilotun vefatının ardından Zonda adını aldı. Zonda’nın arka tasarımı ve genel silueti, Super Diablo’nun yıllar önce ortaya koyduğu fikirlerin olgunlaşmış bir yansımasıydı. Böylece kâğıt üzerinde kalan bir Lamborghini konsepti, süper otomobil tarihine dolaylı ama kalıcı bir etki bırakmış oldu.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir