Kia, elektrikli araç stratejisini yeni nesil teknolojilerle şekillendirmeye devam ediyor. Markanın başkanı Ho Sung Song’un yaptığı açıklamalara göre, 2030’a kadar tamamen yeni bir elektrikli araç dalgası piyasaya sürülecek. Bu yeni modeller arasında en dikkat çekici olanı ise, EV2’nin de altında konumlanacak ve 25.000 Euro’nun altında fiyatlandırılacak olan giriş seviyesi elektrikli bir şehir otomobili olacak. Bu yeni modelin, Avrupa’da hâlen ilgi gören Kia Picanto’nun gelecekteki yerine geçmesi planlanıyor. Song, Picanto’nun satışları güçlü şekilde devam ettiği sürece üretimin süreceğini belirtse de, CO2 regülasyonları sıkılaştıkça bu aracın yerini tamamen elektrikli bir versiyonun alması bekleniyor.
Yeni geliştirilecek şehir otomobili, markanın uygun fiyatlı ama işlevsel modeller konusundaki kararlılığını ortaya koyuyor. Tasarım tarafında ise Japon markası Muji’den ilham alınıyor. Kia Tasarım Direktörü Karim Habib, aracın sadelik ve kişiselleştirme odaklı geliştirileceğini, kullanıcıların kendi zevklerine göre özelleştirebileceği sade ama çekici bir tasarım anlayışı benimsediklerini belirtiyor.
Kia aynı zamanda yazılım tanımlı araçlara (SDV) geçiş sürecini de hızlandırıyor. Şirket, yeni geliştirdiği 800V mimariye sahip SDV altyapısıyla EV6 ve EV9 gibi amiral gemisi modellerin ikinci nesillerini geliştirmeye hazırlanıyor. Bu sistemde tüm araç bileşenleri merkezi bir yazılımla yönetiliyor ve bu da hem yazılım güncellemelerini kolaylaştırıyor hem de üretim maliyetlerini düşürüyor. SDV mimarisinin ilk örneği, yakın zamanda konsept olarak tanıtılması beklenen “SDV Pace Car” adlı geliştirme prototipi olacak.
Kia, sadece elektrikli araçlara odaklanmakla kalmayıp hibrit, plug-in hibrit (PHEV) ve genişletilmiş menzilli elektrikli araçlar (EREV) gibi farklı güç aktarma sistemleri üzerinde de çalışmaya devam ediyor. Song, Avrupa’da nihai hedefin tamamen elektrikli araçlar olduğunu ancak dünya genelinde farklı altyapı ve talep koşulları nedeniyle bu çeşitliliğin korunması gerektiğini vurguluyor. Özellikle gelişmekte olan pazarlarda içten yanmalı motorların hâlâ ihtiyaç olduğu ve bu nedenle Kia’nın bu alandaki çalışmalarını da sürdüreceği ifade ediliyor.
Marka ayrıca gelecekteki modellerinde yapay zekâ destekli asistan sistemleri, daha sezgisel kullanıcı arayüzleri ve kişiselleştirilmiş araç içi deneyimler sunmayı hedefliyor. Kia’nın Samsung gibi teknoloji devleriyle yaptığı iş birlikleri bu süreci daha yenilikçi hale getirmeyi amaçlıyor. Aynı zamanda tam otonom sürüş teknolojileri de SDV altyapısının bir parçası olarak geliştirilmeye devam ediyor.
Kia’nın yeni ürün gamı sadece binek otomobillerle sınırlı değil. Şirket, Purpose Built Vehicle (PBV) yani amaca özel araç segmentini büyütüyor. İlk modeli PV5 olan bu seri, ilerleyen yıllarda PV7 ve PV9 gibi daha büyük araçlarla genişleyecek. Bu araçlardan elde edilen yazılım ve donanım entegrasyon tecrübeleri, gelecekteki binek otomobillere de yön verecek.
Kia’nın elektrikli mobiliteye yönelik bu kapsamlı yaklaşımı, markanın global ölçekte esneklikten ve inovasyondan taviz vermeden büyümeye devam edeceğini gösteriyor. Özellikle Avrupa’da daha ulaşılabilir fiyatlı elektrikli otomobillere olan talep göz önüne alındığında, yeni şehir otomobili markanın başarısında kilit rol oynayabilir.
Leave a Reply