Türkiye’de otomobil sahibi olmak her geçen gün daha da zorlaşıyor. Yapılan son araştırmalar, ülkemizde hem sıfır hem de ikinci el araç fiyatlarının Avrupa ortalamasının çok üzerinde olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle 0-5 yaş arası ikinci el otomobiller, Avrupa’ya kıyasla yaklaşık 2,5 kat daha pahalı. 20 yaş ve üzerindeki araçlarda ise bu fark 5 kata kadar çıkıyor.
Bu dramatik farkın temel sebebi olarak Türkiye’deki yüksek vergi yükü ve güncelliğini yitirmiş ÖTV sistemi gösteriliyor. LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, mevcut vergilendirme sisteminin hem tüketiciyi hem de yerli üreticiyi zorladığını belirtiyor. Nazik, “Türkiye’de alım gücüyle orantısız vergilendirme, eski araçlara olan talebi körüklüyor ve fiyatları da bu nedenle astronomik seviyelere taşıyor,” diyerek durumu özetliyor.
Avrupa ülkelerinde otomobil vergileri genellikle emisyon değerine göre belirleniyor. Almanya’da elektrikli araçlar 5 yıl boyunca motorlu taşıt vergisinden muaf tutulurken, Fransa’da düşük emisyonlu araçlar teşvik ediliyor. Türkiye’de ise araçlar, üretim yılı ve emisyonuna bakılmaksızın yüksek ÖTV oranlarına maruz kalıyor.
Bu fark, otomobil sahipliğini de etkiliyor. Türkiye’de her 1000 kişiye 354 araç düşerken, bu oran Avrupa Birliği ortalamasında 570’e kadar çıkıyor. Yani Türkiye, nüfusuna göre otomobil sahipliğinde oldukça geride kalmış durumda.
Vergi Sistemi Değişmeden Fiyatlar Düşmez
Selçuk Nazik’in değerlendirmesine göre, Almanya’da yaklaşık 2.000 euroya satılan 20 yaşında bir araç, Türkiye’de 10.000 euroyu bulabiliyor. Bu da ikinci elde 5 katlık bir fiyat farkı demek. Vergi yükünün yalnızca sıfır araçla sınırlı kalmayıp, ikinci ele de transfer edildiği vurgulanıyor.
Türkiye’de araç sahipliğinin OECD ortalamasına yaklaşabilmesi için vergilendirme sisteminin yeniden yapılandırılması gerektiği düşünülüyor. Sadece tüketici için değil, aynı zamanda yerli yatırımcı ve üreticiler açısından da bu reformun olumlu etkiler yaratacağı öngörülüyor.
Leave a Reply