Xpeng VLA 2.0 Nedir? Çinli Dev, Otonom Sürüşte Tesla’ya Rakip Oluyor

Xpeng VLA 2.0 Nedir? Çinli Dev, Otonom Sürüşte Tesla’ya Rakip Oluyor

Xpeng, son yılların en hızlı yükselen elektrikli araç markalarından biri olarak artık sadece otomobil sektörünün değil, küresel teknoloji dünyasının da dikkatini çekiyor. Çin merkezli marka, tıpkı Tesla gibi kendisini yalnızca bir otomobil üreticisi olarak konumlamıyor; robotlar, kendi geliştirdiği işlemciler, otonom sürüş yazılımları ve fiziksel dünyayla etkileşime girebilen yapay zekâ sistemleriyle çok daha büyük bir vizyon peşinde koşuyor. Dahası, Tesla’nın yıllardır uyguladığı agresif büyüme stratejisini takip ederek bunu daha hızlı, daha esnek ve daha kapsamlı biçimde yapma iddiasında.

Xpeng’in son Guangzhou AI Day etkinliğinde sahneye çıkan “IRON” adlı insansı robot, fiziksel görünüşü ve yürüme kabiliyetiyle günlerce konuşuldu. Gerçek olup olmadığı tartışıldı, hatta bazıları bunun kostüm giymiş bir insan olabileceğini bile iddia etti. Ancak robotu yakından görenler, en azından yürüyüş performansının tamamen mekanik olduğunu doğruladı. Her ne kadar Xpeng robotun neden bu kadar insansı tasarlandığına net bir cevap veremese de şirket, 2026’da seri üretime geçmeyi planladığını söyledi. Ticari kullanım planı ise hâlâ belirsiz.

Bu belirsizliğe rağmen robot projesi, Xpeng’in kendisini küresel sahneye duyurma çabasını çok iyi özetliyor. Şirket aslında Tesla’nın yıllar önce açtığı yolu takip ediyor, ancak Çinli markaların çoğunun aksine bunu daha sistemli, daha pragmatik ve daha sürdürülebilir bir yaklaşımla yapmayı hedefliyor. Özellikle kâr edemeyen, dikkat çekmek için agresif pazarlama hamlelerine yönelen Çinli markalarla kıyaslandığında Xpeng’in hedeflerinin gerçekçiliği daha fazla konuşuluyor.

Daha önce Tesla benzeri bir pazar konumlanışı benimseyen Xpeng, bugün global satışlarda 1 milyon adedi geçmiş durumda. Elektrikli, hibrit ve menzil uzatmalı modellerin yer aldığı ürün gamı, Çin’de üst-orta sınıfta konumlanıyor. Fiyat-performans odaklı yapısı onu Tesla’nın Çin versiyonu hâline getiriyor. Uzun yıllar önce yaşanan “Autopilot kaynak kodu” davası gibi tartışmalar geride bırakılırken marka, özellikle Avrupa pazarında dikkat çekici bir ivme yakaladı. Yaklaşık 25 bin adetlik satış, rekabetin sert olduğu bu segment için önemli bir başarı.

Markanın gerçek patlaması ise yaklaşık 18 bin dolarlık uygun fiyatlı Mona M03 ile oldu. Bu model yalnızca bir yılda 200 bin satış barajını aşarak Xpeng’in uluslararası genişleme planlarının temelini oluşturdu. Ardından gelen M03 Max versiyonu, düşük fiyat bandında L2 seviye sürüş destek sistemi sunarak segment standartlarını zorladı.

Otonom sürüş tarafında Xpeng, Çin’deki diğer markalar gibi LIDAR, kamera ve yüksek işlem gücüne dayalı sistemler geliştiriyor. Ancak Xpeng’in farkı, tüm bu teknolojileri Tesla benzeri bir yapay zekâ modeli ile tek çatı altında toplama çabası. “Physical AI” adı verilen yaklaşım, yapay zekânın fiziksel dünyayı tıpkı bir insanın algıladığı gibi anlamlandırmasını amaçlıyor. Xpeng, Vision-Language-Action (VLA 2.0) adını verdiği yeni sistemde görsel veriler ile dil tabanlı verileri tek bir işleme katmanı altında birleştirerek tepkileri hızlandırmaya odaklanıyor.

Şirketin topladığı 100 milyon saatten fazla sürüş videosu, modelin çok daha geniş senaryoları öğrenmesini sağlıyor. Bu sayede araç, değişken trafik yapısını ve anlık durumları tıpkı bir insan sürücü gibi ilişkilendirerek işlem yapmaya çalışıyor. Xpeng’e göre diğer modellerin yavaş kalmasının sebebi gereksiz veriyi fazla işlemek. Bu nedenle şirket, görsel öncelikli sadeleştirilmiş bir otonom zekâ yapısı izliyor.

Xpeng’in test sürüşlerinde gösterdiği sistemler, şehir içinde nokta atışı manevralardan karmaşık otopark senaryolarına kadar birçok durumu başarıyla yönetti. Ancak bu sürüşler henüz VLA 2.0 değil; Çin’de BYD, Nio, Zeekr ve Li Auto gibi markaların sunduğu gelişmiş sistemlere benzer seviyede. Bu nedenle Xpeng’in farkı, mevcut yeteneklerinden çok vizyonunda ve global ölçekli planlarında ortaya çıkıyor.

Şirket, yeni nesil otonom yazılımlarının dünyanın farklı bölgelerinde çok az ek çalışma ile kullanılabileceğini iddia ediyor. Bu, Çinli markaların en büyük sıkıntısı olan veri gizliliği, maliyet ve donanım sınırlamalarını aşma konusunda ciddi bir avantaj. Xpeng’in tamamen kendi tasarladığı Turing işlemcisi de bu planların merkezi. Bu çip, üçlü yapı halinde çalışarak hem otonom sistemlerin hem de gelecekteki robot taksi hizmetinin ana kontrolcüsü olacak. Xpeng, 2026’da seviye 4 otonom robotaksi hizmeti başlatmak istiyor ki bu Tesla’nın hâlâ ulaşamadığı bir seviye.

Tüm bu büyük sözlere rağmen soru işaretleri hâlâ bol. Xpeng’in IRON robotunun ticari bir amaca hizmet edip etmeyeceği belirsiz. Tam otonom sürüş için verilen tarihler çok iddialı. Tesla yıllardır bunun sözünü verip hâlâ prototip aşamasında bir robotaksi sistemiyle ilerliyor. Dolayısıyla Xpeng’in hedeflerinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği hâlâ net değil.

Yine de gerçek olan şu: Xpeng’in mevcut araçları kaliteli, modern, iyi donanımlı ve global beklentilere uygun bir çizgi sergiliyor. Her ne kadar Çin’deki diğer markalar da benzer teknolojiler geliştiriyor olsa da Xpeng’in ürün kalitesi ve yazılım yaklaşımı onu bir adım öne çıkarıyor. Ayrıca Volkswagen Çin’in bile Xpeng’in VLA 2.0 yazılımını kullanacak olması, markanın teknolojik iddiasını somut şekilde doğruluyor.

Çin otomotiv pazarında yakın gelecekte ciddi bir marka elemesi bekleniyor. Ayakta kalmak isteyenlerin yalnızca otomobil satmakla yetinmesi mümkün görünmüyor. Xpeng bu gerçeği biliyor ve Tesla’nın küresel stratejisini daha hızlı, daha çevik ve daha geniş kapsamlı biçimde uygulayarak fark yaratmayı hedefliyor. Başarıyı getirip getirmeyeceğini zaman gösterecek ancak bugün itibarıyla Xpeng, dünya sahnesinde en yakından takip edilmesi gereken markalardan biri hâline gelmiş durumda.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir